16 Şubat 2013 Cumartesi

Mevlana

Bana harflerden ve kelimelerden arınarak gel.
Kalıplardan kurtul, kâlbinle gel.
Kâlinden sıyrıl, hâlinle gel".
İster bu âşk'ın 'Sen' hâli, ister 'Ben' hâli olsun.
Geldiğin zaman; ne 'Sen' ne de 'Ben' olmayacağız burada. O hâlde sadece gel.
İster 'Sen'inle gel. İster 'Sen'siz. Yeter ki gel ..

Cânım diyeceğim...
Canımdan geçerek cânânıma ereceğim...
Bu can cânânındır zaten,
Can içinde bileceğim...



Kar taneleri ne güzel anlatıyor, birbirlerine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu..

Ağzımda lokma varken konuşmak kolay da; yüreğimde 'sen'

varken  susmak ne zormuş. 

Sevgide güneş gibi ol,
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
Hataları örtmede gece gibi ol,
Tevazuda toprak gibi ol,
Öfkede ölü gibi ol,
Her ne olursan ol,
Ya olduğun gibi görün,
Ya da göründüğün gibi ol.


Aldırma söylenenlere, varsın görenler seni bir ot sansın. Sen gül ol da, uğruna ötmeyen bülbül utansın.

Söz söyleyen kemal sahibi olursa, marifet ve hakikat sofrasını serdi mi, o sofrada her türlü yemek bulunur. Herkes orada gıdasını bulur."

Ey oğul, herkesin ölümü kendi rengindendir. Düşmana düşmandır, dosta dost!
Ayna Türk'e nazaran güzel bir renktedir. Zenciye nazaran o da zencidir.
Ey can, aklını başına devşir. Ölümden korkup kaçarsın ya; doğrusu sen, kendinden korkmaktasın.
Gördüğün, ölümün yüzü değil, kendi çirkin yüzün. Canın bir ağaca benzer; ölüm onun yaprağıdır.
İyiyse de senden yetişmiş, yeşermiştir; kötüyse de. Hoş nahoş... gönlüne gelen her şey senden, senin varlığından gelir.


 "Ne Arıyorsan Kendinde Ara"...

Kişinin değeri nedir?
- Aradığı şeydir!

Eğer sen, can konağını arıyorsan, bil ki sen cansın.
Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan, sen bir ekmeksin.
Bu gizli, bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen, anlarsın ki
Aradığın ancak sensin, sen.

Madendeki inciyi aradıkça madensin.
Ekmek lokmasına heves ettikçe ekmeksin.
Şu kapalı sözü anlarsan, anlarsın her şeyi;
Neyi arıyorsun, sen osun.

Senin canın içinde bir can var, o canı ara!
Beden dağının içinde mücevher var, o mücevherin madenini ara!
A yürüyüp giden sufi, gücün yeterse ara;
Ama dışarıda değil, aradığını kendinde ara.
 
"Ben'im Ancak"...

Demedim mi sana, gitme oraya; seni tanıyan, bilen ben'im ancak;
şu yokluk serabında hayat pınarın ben'im.
Kızıp uzaklaşsan da yüz yıllık yola gitsen, sonunda dönüp gene bana gelirsin;
son durağın ben'im demedim mi?
Demedim mi sana, dünyanın süsüne razı olma;
senin razı olacağın otağın ressamı ben'im ancak.
Demedim mi sana deniz ben'im, sen bir balıksın;
karaya gitme; arı duru denizin ben'im ancak.
Sana, kuşlar gibi tuzağa gitme;
haydi gel, kolundaki, kanadındaki kuvvet ben'im demedim mi?
Demedim mi sana, keserler yolunu, soğuturlar seni;
ateşin, coşkun, sıcaklığın ben'im ancak.
Demedim mi, yakıştırırlar sana kötü kötü sıfatlar; sen olursun kaybeden;
halbuki sıfatlarının kaynağın ben'im ancak.
Demedim mi sana; "kulun işi gücü hangi sebeple düzene girer acaba?" deme;
sebepsiz, cihetsiz yaratıcı ben'im ancak.
Gönlünde bir ışık varsa bil bakalım, nerede evinin yolu;
 

                                                                            Hz. Mevlana.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder